8. Gün : Avanos - Aksaray 115 km
Sabah kampımızı toplayıp Zelve Vadisi'ne doğru yola çıktık. Bugün hava kapalı ve çok bulutluydu. Muhtemelen yağmura yakalanacaktık. Zelve vadisindeki doğal güzellikleri gezdikten sonra tekrar Göreme yoluna dönüp devam ettik. Göreme'ye vardığımızda sabah kahvaltısı için mola verdik. Göreme Açık Hava Müzesine doğru ilerlerken yağmur yağmaya başladı. Biraz daha ilerledik fakat yağmurun şiddeti artmaya başladı. Bizde yakındaki bir kafaye sığınıp kahve molası verdik. Yağmur bir saat kadar daha devam etti. Sonrasında Göreme Açık Hava Müzesi'ne gittik ve oraları gezdik. Her zamanki gibi burası gene çok kalabalıktı. Müzeden çıkıp Ürgüp'e doğru giderken gene hafif hafif yağmur yağmaya başladı. Hafif bir tırmanışın ardından üç güzellerin olduğu bölgeye indik. Burada biraz vakit geçirdikten sonra Ürgüp'e kadar inmeden buradan geri dönüp Ortahisar Kalesi'ne gittik. Daha önce 3 defa Kapadokya'ya gelmeme rağmen ilk defa Ortahisar Kalesi'ne çıktım. Çok dik birkaç merdivenden çıktıktan sonra her yeri net şekilde görebiliyordum. Kalenin üst katlarına çıkılmaması için demir kapı yapılmış ve zincirle bağlanıp kilitlenmiş. Bu yüzden daha yukarılara çıkamadım.
Buradan ayrılıp Uçhisar ve Güvercinlik Vadisi'ne doğru ilerledik. Güvercinlik vadisi çok kalabalıktı. Buraları da fotoğrafladıktan sonra Aksaray'a doğru yola koyulduk. Önce Nevşehir'e doğru hafif bir iniş yaptık. Hava bozmaya başladı iki yerde küçük hortum bile gördük. Acıgöl'e kadar tırmanış şeklinde ilerledik. Aksaray sınırında yağmur ve fırtınaya yakalandık. Yol hem dardı hemde emniyet şeridi bile yoktu. Fırtına ve yanımızdan geçen tırlar bizi düşürecek kadar yalpalatmaya başladı. Bizde bisikletlerimizden indik ve elimizle itmeye başladık. Çünkü yolun hemen kenarı 1 metre alçaktı ve direk tarlaya uçmamız an meselesiydi. İlerdeki yakıt istasyonuna sığınıp bir araç yardımı ile gidelim diye düşünürken bir araç durumumuzu fark edip durdu. O da Aksray'a gidiyormuş. Sağolsun Zahir abi bizi şehir merkezi girişine yakın bir yere kadar getirdi. Yaklaşık 45 km beraber geldik. Yükseklik azalınca fırtına ve yağmur dinmişti. Ben hayatımda böyle bir fırtınayı ilk defa görüyordum. Bisikletin ön tekerlerklerini takıp Zahir abi ile vedalaştıktan sonra şehir merkezine doğru ilerledik. Ana yoldan ilerlediğimiz bir anda yola girmek için bekleyen bir araç yol bom boş olmasına rağmen girmedi ve tam benim oradan geçtiğim anda birden önüme daldı ve gazlayıp toz oldu. Zamanında sezip frenlemesem muhtemelen kötü bir kaza yaşayacaktım. O anlık sinirle ağzıma geleni saydım sövdüm. Ne zaman ülkemizin bütünü olarak medenileşeceğiz merak ediyorum. Bunun parayla eğitimle vs. çokta alakası olmadığına inanıyorum. Sanki doğup büyüdüğün yer önemli ölçüde bunu belirliyor diye düşünüyorum. Yozgat'ta da Çapanoğlu Camii'ni gezip bisiklet elimde yola çıkmıştım. Bir kamyonetin içinde üç kişi bana bakıp tuhaf tuhaf gülüp aralarında birşeyler konuşuyorlardı. Yanlarına gidip bir durum mu var neye gülüyorsunuz diye çıkışmıştım onlarda birşey demeden basıp gitmişlerdi. İyiki de basıp gittiler yoksa kavga ortamına girmek durumunda kalabilirdim. Neyse daha fazla kafanızı şişirmeyeyim. Her yerde böyle nadir kişilerle karşılaşabiliyoruz. Aslında bu tür şeyleri yazmak istemiyorum, çünkü memleketi orası olup düzgün kişiler mutlaka çoğunluktadır. Söylediklerim istisnai durumlardır kimse o memleketli olupta alınganlık göstermesin. Muhtemelen tura çıkacak arkadaşlar da böyle durumlarla karşılaşacaklardır.
Bugünü de 30 km yakın rampa tırmanışıyla tamamlayıp günü Aksaray Öğretmenevi'nde bitiriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder